Trump ürpertisi
İnanması zor ama Amerikan halkı tuhaf komplo teorilerine ve gerçek dışı iddialara inanmakta.
Misal…
Amerikan yasama mabedi Capitol’u basan güruhun öncülerinden olan ve kendisine “QAnon Şamanı”adını veren adamı hatırlayın. Hani o kafasında boynuzları olan. Üzerine hayvan kürkleri sarılmış yüzü boyalı garip adam…
QAnon Şamanı, “Biden’ın partisi Demokratların Washington’un altındaki gizli tünellerde çocukların kanını içtiğini” söylüyor.
ABD halkının yüzde 17’si tarafından destekleniyor.
…………………
Cumhuriyetçilerin yarısından fazlası “aşıların zararlı olduğuna” inanıyor. Hristiyanlığın “Evanjelik” kanadına göre bu “pandemi sürecinde kiliselerin kapatılması, demokratların kiliseleri kalıcı olarak kapatma planının ilk hamlesiydi…”
…………………
ABD seçmenlerinin 3’te 1’i “Başkan Joe Biden’ın 2020 seçimlerini Trump’tan çaldığına” inanıyor.
…………………
“MAGA (Make America Great Again-Amerika’yı Yeniden Büyük Yap)” Cumhuriyetçileri “Amerika’nın ahlaki yozlaşmanın pençesine düştüğüne inanıyor. ABD’nin arınmak için dünyanın geri kalanından kendini koparması/kapatması (izolasyonu) gerektiği” görüşünde.
………….
MAGA Cumhuriyetçilerinde “ABD demokrasisine olan inancın” yerini, “güçlü adamlara ve yurt dışındaki otoriter yönetimlere duyulan hayranlık” aldı. Çin ve Kuzey Kore otoriter Başkanları Xi Jimping ve Kim Jong’u “halklarını demir ellerle yönettikleri için övmesi” nedensiz değil.
Bu satırlar Francis Fukuyama’nın pazartesi günü Financial Times de yayınlanan makalesinden.
Fransız Fukuyama “TARİHİN SONU ve SON İNSAN” kitabıyla büyük sükse ve ün yapmış Harvard doktoralı bilim adamıdır. Daha sonraki kitapları da küresel ilgi çekmiştir.
Örneğin… “POLİTİK DÜZEN VE POLİTİK ÇÜRÜME, AİDİYET, POSTİNSAN GELECEĞİ…” vd. Yani Fukuyama dikkate alınması gereken bir referans…
TRUMP’IN HEDEF KİTLESİ
Trump işte Fukuyama’dan yansıttığım akla zarar böyle bir kitleye oynuyor.
Yani…
Olağanüstü demagog olmasına rağmen Trump “sebep” değil “sonuç…”
Onu daha da sağa doğru iten şey seçmenlerin yapısı.
Dünkü Washington Post’a göre “daha az eğitimli… Yaşlı…
Beyaz Evanjelik Hristiyanlar Trump’ın destek tabanın merkezinde.”
Francis Fukuyama’ya dönelim…
Donald Trump’ın Başkan seçilmesi -ki anketler bunu gösteriyor- sadece ABD’yi değil dünyayı da etkileyecek. ABD’nin siyasi çürümesi önümüzdeki 8 ayda ortaya çıkacak devasa bir krizle doruğa ulaşacak.
Makaleden altı çizilerek okunması gereken birkaç satır şöyle:
Trump, Ukrayna’yı desteklemeyi reddediyor.
Bunun anlamı Rusya’nın, Ukrayna’yı yutmasına Trump’ın başkan seçilmesi halinde ABD’nin göz yumacağı…
……………
Trump’ın “milli gelirinin yüzde 2’sini savunma giderlerine harcamayan NATO üyesi bir devlete saldırması halinde, Rusya’ya karşı parmağını ile oynatmayacağını” söylemesi…
“Rusça konuşan Estonya” Rusya’nın sıradaki avı olabilir.
Haritadaki yeri “virgül” kadar Estonya için NATO’nun “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” diyen 5’inci maddesi gereği Trump herhalde Rusya’yla bir savaşı aklından geçirmeyecektir.
Aynı öngörü “Çin’in Tayvan’a pençe atması” hali için de geçerlidir. Francis Fukuyama’nın satırlarına şu tespitiyle noktayı koyayım.
“Her demokrasi, iyi bilgilendirilmiş ve sistemin dayandığı normları destekleyen bilinçli bir seçmen kitlesine bağlıdır.” Öyle de aynı Amerikan seçmeni Kennedy, Clinton, Obama gibi genç başkanların nasıl çıkarabildi?
Galiba Fukuyama’nın da işaret ettiği gibi son 10 yıllarda seçmen profili değişti.
“Sağa ve otoriter yönetim arayışına doğru kısmi heyelan” yaşanmakta.
AMERİKA HRİSTİYANDIR
Washington Post’ta Philip Bump araştırma kuruluşu PRRI’nın anket bulgularını yazdı.
Trump’a verilen destek Hristiyanlıkla yakından bağlantılı…
Bir seçim yöresinde beyaz Hristiyanların yüzdesi ne kadar yüksekse Trump’a destek de o kadar fazla…
“Hristiyan Milliyetçiliği” Amerikan siyasetinde giderek belirleyici oluyor. Buna göre “ABD’nin Hristiyan bir ulus olması gerektiği inancı Trump’a destekle korelasyonu” gösteriyor.
Her 10 Amerikalıdan biri “Hristiyan Milliyetçiliğe” tam destek veriyor.
10’da 1’i ise Hristiyan Milliyetçiliğe yakından “bağlı.” Bazı eyaletlerde bu destek yüzde 50’ye yakın olabiliyor.
Örneğin Mississippi’de…
Maryland gibi “Hristiyan Milliyetçiliğin” destekçisi az bir eyalette ise Trump’a oy desteği düşük.
2020 seçimleri de bu bulguları doğrulamakta. Trump, “kendisinin Amerika’nın Hristiyan nüfusunun şampiyonu olduğunu” her fırsatta vurguluyor.
Hedefi “Trumpizm ve Hristiyan Milliyetçiliğin birlikte güçlenmesi…”
Latin kökenli (İspanyol, Portekiz, Küba, Porto Riko, Meksika vs) Protestanlar da dikkate alınmalı.
Onlar için “Trump’a yakınlaşma beyaz Hristiyan Milliyetçiler” kadar sıkı değil ama 2020’den bu yana sağa kayıyorlar.
Öte yandan “Hristiyan Milliyetçili-ğine” destek 2023’te sabit kalmış.
Yani… Bu kesim Trump’ın arkasında giderek büyüyen bir kategori değil.
Aslında sadece Amerika’da değil dünya demokrasilerinin -nispeten çoğunda- “dini milliyetçilik” tanımlı sağa kayış bir gerçek.
………………….
Noktayı Francis Fukuyama’dan koyalım.
“Bir toplumun kurumları değişen koşullara uyum sağlayamadığında skleroz ortaya çıkar. Amerika’nın siyasi çürümesini tersine çevirmek için gene de çok geç değil.”
Belki… Mucizenin adı “Yüksek Mahkeme’nin Trump’ın başkanlığını engelleyecek bir karar alma olasılığıdır.”
……………………..
Trump’a başkan seçilmesi halinde hazırlanan “20 bin kilit personel ordusu” başka bir yazıya…